Duygusal çöküşler hakkında bilmeniz gereken 10 bilgi

Koltukta yastıkların arasında saklanarak oturan bir çocuk
Koltukta yastıkların arasında saklanarak oturan bir çocuk
Pixabay adlı kişinin Pexels‘daki fotoğrafı

Otizm söz konusu olduğunda en fazla yanlış bilgi bulunan alanlardan bir tanesi duygusal çöküşler olabilir. Duygusal çöküşlerin otistik çocuğun bir şeyi elde etme çabası olduğunu iddia edenlerden, çocuğun içine “cin” kaçtığı için böyle şeyler yaptığını öne sürenlere kadar bir sürü insan duygusal çöküşler hakkında (çoğunlukla yanlış) fikirlere sahip. 

Bu yazının amacı duygusal çöküş konusunda bilinmesinin hem otistik kişilerin hem de yakınlarının faydasına olacağını düşündüğüm belirli bilgileri derlemek, bu sayede de hem otistik çocukları cin diye yaftalanmaktan hem de birkaç zararlı olabilecek düşünceden vazgeçirmek. 

1- Duygusal çöküşler istemli değildir

Duygusal çöküşler bir kişinin karar verip yapabileceği şeyler değildir. Ya tamamen istemsiz ve beklenmedik bir şekilde gelişirler, ya da belirli önlemler önceden alınmadığı için ortaya çıkarlar. 

Duygusal çöküşlerin istemli olmadığını bilmek çok önemli çünkü bunun istemsizce geliştiğini bilmeyen birçok kişi çevrelerindeki otistiğin onlara inat olsun diye veya şımarıklık olsun diye duygusal çöküş geçirdiğini düşünme eğilime girebiliyor. Elbette bu düşünce doğru değil. Otistik kişiler de her insan gibi başkalarına inat olsun diye bazı davranışları gösterme kapasitesine sahipler. Fakat duygusal çöküşler bu davranışlara dahil bir durum değil çünkü çöküşleri bile isteye başlatmak mümkün değil. 

2- Çok stresli ve genelde acı dolu süreçlerdir

Duygusal çöküşler stres kaynaklıdır. Çevredeki uyaranlarla başa çıkmak mümkün olmadığı için veya gündelik stres yüzünden ortaya çıkabilirler.

Duygusal çöküşler genellikle birden fazla stres yaratıcı faktörün bir araya gelmesiyle oluşur. Örneğin kişi iyi bir uyku uyuyamamıştır, sonrasında yerken rahatsız olmayacağı bir yemek bulamamıştır, sesli bir ortama girmesi gerekmiştir ve tüm bunlar birleşince duygusal çöküş geçirmiştir. Bu yüzden duygusal çöküşler söz konusu olduğunda tek bir unsurun duygusal çöküşe sebep olduğunu iddia etmek kolay bir şey değil. Kesin olan tek şey bir sürü unsurun stres yaratması ve bunların kar topu gibi büyüyüp sonrasında duygusal çöküşlere sebep olması.

3- Öfke/tutturma krizi ile aynı şey değildir

Öfke krizleri ve duygusal çöküşlerin farkına başka yazılarda değinmeye çalışmıştım. Kısaca özet geçmek gerekirse duygusal çöküşler kontrol etmesi mümkün olmayan ve stres kaynaklı durumlar olurken, tutturma krizleri daha istemli yapılabilen ve duruma göre çok stresli olmayabilen durumlar.

Duygusal çöküşler ile öfke krizlerinin birbirine karıştırmanın ciddi sonuçları olabilir. Öfke krizleriyle başa çıkma stratejileri ve duygusal çöküşlerle başa çıkma stratejileri birbirinden oldukça farklı. Bu iki şeyi birbiriyle karıştırdığımız zaman istemeden de olsa duygusal çöküşlere yanlış tutumla yaklaşmış oluyoruz, bu da uzun vadeli zararlara sebep oluyor. Bu yüzden duygusal çöküşler ile tutturma krizlerini karıştırmamak önemli. 

4- Başladıktan sonra durdurması zordur

Duygusal çöküşler başlamadan önce ve bittikten sonra yapılabilecek bir sürü şey olmasına rağmen bu durum çöküş anı için çok geçerli değil. Çöküş anında yapılabilecek en iyi şeylerden bir tanesi herkesi fiziksel olarak güvende tutmaya çalışıp çöküşün bitmesini beklemek. 

İstenildiği anda çöküşü durdurmak veya sihirli bir şey söyleyip otistik kişiyi sakinleştirmek mümkün olan bir şey değil, daha ziyade bir hayal. 

Duygusal çöküşlerin başladıktan sonra durmasının zor olabileceğini bilmek otistik çocukları olan ebeveynler için özellikle önemli çünkü birçok ebeveyn çocuklarının uzun süren çöküşleri sonucu kendilerini suçlama eğilimi gösterebiliyor. 

Duygusal çöküşün süresi kimsenin kendi başına çok kolayca karar verebileceği bir şey değil. Çöküş anında tek mümkün olan şey herkesin güvende olduğundan emin olmak ve çöküş geçiren kişi için ek stres yaratmamak. 

5- Çöküş sonrası ek bakım gerekebilir

Duygusal çöküşler birçok zaman hem fiziksek hem de duygusal olarak çok yorucudur. Bu yüzden duygusal çöküşten sonra birçok kişi çok uzun saatler boyunca uyuyabilir, yatakta yatıp hiç kıpırdamadan saatler geçirebilir ve hatta yorgunluktan konuşamamaya dahi başlayabilir. 

Bu yüzden birçok kişi duygusal çöküşten sonra uzunca süre dinlenmeye veya genel olarak fiziksel ve ruhsal olarak toparlamasına yardımcı olacak şeyleri yapmaya ihtiyaç duyabilir. 

6- Çöküşler her zaman dışarıdan bakınca anlaşılmazlar

Her çöküş dışarıdan bakar bakmaz anlaşılan tarzda değildir. Birçok otistik kaplı çöküş denilen bir şekilde çöküş yaşar. 

Birçok otistik kişi çöküş yaparken büyük fiziksel tepkiler vermem yerine kenarda oturup ağlayabilir, kendini tamamen dış dünyaya kapatabilir veya başkalarının fark etmeyeceği şekillerde kendisine zarar verebilir. Bu durumları görmek çok daha zor olduğu için yardımcı olmak da genelde çok daha zor oluyor. Bu yüzden sonrasında kapalı çöküş hakkında daha fazla araştırma yapılacaksa bile en azından her zaman çöküşlerin büyük tepkilerden oluşmadığını ve dışarıdan bakınca hemen anlaşılacak tarzda olmayabileceklerini bilmek dahi çok değerli. 

7- Çöküş esnasında kişi kontrolünü kaybedebilir

Çöküşler esnasında birçok kişi davranışlarının kontrolünü yitirebilir. Bu şekilde söyleyince abartı gibi gelebilse dahi birçok otistik duygusal çöküş yaşadıklarında davranışlarını kontrol edemediğinden ve hatta çevresini algılama kabiliyetini dahi yitirdiğinden bahsediyor. Birçok otistik insan duygusal çöküş geçirirken dayanılmaz bir stres seviyesine ulaştıkları için çevreden kendilerine söylenen şeyleri algılamıyor, algılasa bile tepki veremiyor veya nasıl şekilde tepki vereceğini seçemiyor.

8- Çöküşler art niyetle yapılmazlar

Çöküşler birisini kızdırmak için, manipüle etmek için veya olay çıkarmak için yapılmazlar. Çöküşlere art niyet atamak ve otistik çocukları bu şekilde değerlendirmek çok ciddi zararlara yol açabilir. Çöküş geçirdikten sonra birçok otistik çocuk çok ciddi suçluluk hisseder. Bir de bunun üstüne sanki bu çöküş bilerek yapılmış, çocuk karakteri kötü diye böyle bir şey deneyimlemiş gibi yapmak çocuğun kendisiyle ilişkisinin uzunca yıllar bozulmasına sebep olabilir. Bu yüzden ne olursa olsun çöküşlerin art niyetli olmadıklarını unutmamak ve çocuklara asla bunu ima etmemek gerekiyor.

9- Anne babalar istedikleri an çocuklarının çöküşünü durduramaz

Herkes “dışarıda kendini yerden yere atan” çocuklardan şikayet eden en az bir kişi duymuştur. Bu çocukların hepsi değil ama bazıları otistik ve tamamiyle istemsizce bu davranışı yapıyorlar. Anne babalarının da bu çöküş başladıktan durdurmak için hemen yapabilecekleri bir şey yok. 

Kimi zaman anne babaların çocukları söz konusu olunca sihirli değneklerinin olmadığını ve istedikler şekilde çocuklarını kontrol edemeyeceklerini unutuyoruz. Bu özellikle duygusal çöküş konusunda geçerli. Duygusal çöküşler başladıktan sonra kolay kolay dışarıdan gelen uyarılarla durdurulabilecek durumlar değil. Aksine sürekli olarak çocuğu durdurmaya çalışmak veya gerekmemesine rağmen fiziksel olarak durdurmaya çalışmak her şeyi çok çabuk bir şekilde çok daha kötü hale getirebilir. Ebeveynler çocuklarının çöküşlerinin yaşanıp yaşanmayacağına veya durup durmayacağına karar verebilen kişiler değildir. 

10- Duygusal çöküşler “terbiye” ile alakalı değildir

Özellikle otizm hakkında bilgi sahibi olmayan birçok kişi bahsettiğimiz “kendini yerden yere atan” çocukları görünce bunu hemen aile terbiyesine bağlama eğilimi gösteriyor. Birçok insan sanki çocuk ailesi tarafından yeterince disipline edilse asla duygusal çöküş yaşamayacakmış ve kendi sorunlarıyla “başkalarını rahatsı etmeyecekmiş” gibi davranıyor. 

Bu bilgi tamamiyle yanlış. Çok iyi aile terbiyesi almış otistik çocuklar da, normalde gayet sağlıklı ve anlayışlı otistikler de, aşırı disiplinli ve mükemmeliyetçi otistik yetişkinler de duygusal çöküş geçirir. 

Duygusal çöküş geçirmek kişinin karakterinde bir eksiklik olduğunu değil, kişinin artık dayanamayacağı kadar strese maruz bırakıldığını gösterir.