Bir iş olarak çocukları istismar ediyordum // Çeviri

Üzerinde siyah askılı kıyafet bulunan bir kadın figürü elini kaldırmış ve avcunda x işareti olan bir post-it yapıştırmış. Eli suratının önünde durarak yüzünü kapatıyor.

Bir iş olarak çocukları istismar ediyordum.

İstismar gibi görünmüyordu. İstismar gibi hissettirmiyordu (en azından bana öyle gelmemişti) ama kesinlikle istismardı. Şimdi daha iyi anlıyorum. O zamanlar, o çocuklara cidden yardım ettiğimi zannediyordum. Hatta, ‘’terapi’’ olarak görüyorlardı ve hala öyle söylüyorlar. Ama öyle alelade bir terapi de değil yani, en çok rağbet gören otizm terapisi ve genelde sigorta sadece bunu karşılıyor. Bugüne kadar hep tek ‘’kanıt temelli otizm tedavisi’’ olarak methedildi. 

Ben ABA/UDA terapistiydim. Resmi ünvanım ‘’Davranış Teknisyeni’’ idi, ki bu bile tek başına bir çok şeyi açıklıyor. Çocuk gelişimi hakkında bir tecrübem olmamasına, otizm nedir, ABA/UDA nedir bilmiyor olmama rağmen ve hatta çocuklarla, hele ki otistik çocuklarla çalışmak hakkında en ufak deneyimim olmamasına rağmen beni öylece işe almışlardı. Ciddi ciddi otizm ne bilmiyordum! Orda çalıştığım yıllar içerisinde de hiç öğrenemedim tabi.

Doğrusunu isterseniz, bu işi yapmak için bunları bilmeme de gerek yoktu. Çünkü ABA/UDA’ya göre otizm ‘’davranışsal bir bozukluk’’tu. ABA/UDA’ya göre otistik birisi pekiştirilecek, şekillendirilecek veya yok edilecek olan başa çıkılmaz davranışların vücut bulmuş halinden veya çetelesi tutulan fazlalık veya kusurlar, eksiklikler listesinden başka bir şey değildir. Karşı koyan bir çocuğu itaatkar birine dönüştürmek. Yani özet olarak ben abartılmış bir köpek eğiticisiydim.

Eğer amacınız itaat edildiğinde ödül vermek, edilmediğinde vermemek ise otistik nöroloji hakkında bir şeyler öğrenme zahmetine girmemeniz çok şaşırtıcı olmuyor. Ha bir de her ay eğitim toplantılarımız olurdu ama onlarda da otizm hakkında bir şey öğrenmedik.

‘’Planlı şekilde görmezden gelme’’ gibi şeyler öğrendik. Sıkıntıda olan bir çocuğu sizin isteklerinize boyun eğene kadar görmezden gelmek ile alakalı. 2-6 yaşlarındaki çocukları nasıl ‘’düzgün’’ bir şekilde fiziksel olarak zaptedeceğimizi, veya duygusal çöküş yaşayan çocuklara karşı empati göstermemeyi öğrendik. Onlara göre bu duygusal çöküş davranışını pekiştirirdi ve bunu kabul edemezdik. Çocukları acı veren veya rahatsız eden duyusal durumlara karşı nasıl ‘’duyarsızlaştırmak’’ gerektiğini (ipucu; hassasiyetleri azalmıyor aslında, sadece başarılı şekilde ve sürekli olarak tepki vermemeyi öğrenene kadar katlanıyorlar.), çevreyi nasıl düzenlemek gerektiğini, (Daha erişilebilir olsun diye değil, itaat etmeye uygun hale getirmek için. Mesela çocuğa tuzlu cipsler yedirip daha çok su içmesini ve dolayısıyla bizim istediğimiz vakitte tuvalete gitmesini sağlamak.) öğrendik.

Duyusal olarak çok mu yüklendin? Yürütücü işlev veya duyusal-motor zorlukları mı yaşıyorsun? 40 saat mücadele vermekten çok mu yoruldun? Farklı bir iletişim yolu senin için daha mı uygun? Sirk hayvanı gibi muamele görmek seni üzüyor mu? Bu benim problemim değil ufaklık! Seni şekerle cezbedip buyruklarımı yerine getirmen için manipüle etmek adına burdayım ben. Bu gelecekte seni sapıklara, istismarcı öğretmenlere, bakım verenlere ve partnerlere çok güzel bir kurban haline getirecek. Ha bir de zorbaları unutmamak lazım. Ama biz onlara ‘’arkadaş’’ diyeceğiz çünkü tüm sınıf arkadaşların veya senin yaşındaki herkes senin arkadaşın dimi? Stim yapmaya mı ihtiyacın var? Dert etme, bana yeterince numara yaparsan KENDİ bedenini KENDİ istediğin şekilde hareket ettirme ayrıcalığını elde edebilirsin… sadece 4 jeton kaldı! O zamana kadar sessiz eller!

Orda çalıştığım 3+ yıl boyu çeşitli şeyler kafamı kurcalardı. ‘’Niye ellerini sabit tutması gerekiyor? Kimseye zararı yok ki?’’ ya da ‘’Niye onu rahatsız eden şeyi bulup bunu çözmesine yardım etmiyoruz?’’ ‘’Niye 1000 tane kelime biliyor mu diye takip ediyoruz? Daha çok şey biliyor bu çocuk?’’  Ne zaman metodlarını veya ne mantıkla bunları yaptıklarını sorgulasam, soruma aşağı yukarı hep şu şekilde cevap veriyorlardı ‘’Otizmin tek kanıt temelli çözümü bu. Ancak bu yolla öğrenebiliyorlar.’’

İç güdülerime karşı olsa da, onlara inanıyordum. ‘’Sonuçta profesyonel onlar dimi? Ben ne bilirim? Üniversite diplomasına sahip olanlar onlar. Ben ise lise mezunu, asgari ücret maaş alan biriyim. Ben ödül ve cezaya inanmasam da bir çok ebeveyn çocuklarını böyle yetiştiriyor, bu da onun aşırı bir versiyonu. Üstelik bilimsel. Otistik çocuklar için işe yaradığı kanıtlanmış.’’ diyerek bir mantığa oturtmaya çalışıyordum.

Otizmin tam olarak ne olduğunu bilmediğim için ‘’tedavi’’ edilmesi gereken bir şey olmadığını da bilmiyordum. ABA/UDA’nın barbarca geçmişinden ve sadist bir kurucusu olduğundan da kesinlikle haberim yoktu. O. Ivar Lovaas dehşet verici ama boşu boşuna bir girişim olan Otistik ve Eşcinsel onarım terapilerinde çocuklara elektrik şoklarla ve dayaklarla işkence etmiş birisidir. Gene de bu korkunç şahıs ABA/UDA endüstrisi tarafından kahraman ilan ediliyor. Sürekli önümüze koymayı çok sevdikleri ‘’kanıtlar’’ işkence temellidir. Yeterince işkence ederlerse emirlere itaat eder misiniz? Muhtemelen. Bu ABA/UDAyı işe yarar kılıyor mu? Sanırım bu amaçlarınızın ne olduğuna bağlı olarak değişir. Eğer amacınız boyun eğdirmekse (ABA/UDA’nın temel amacı budur) o zaman evet işe yarıyor ve etkili diyebilliriz. Ama böylesi bir amaç baya aşağılıkça ve ne pahasına yapıyorlar bunu?

Yıllar sonra otistik topluluğuyla tanışana kadar ben de ne pahasına olabileceğinin farkında değildim. Eğer otistik topluluğunu dinliyorsanız (umarım dinliyorsunuzdur) o zaman çocukken ABA/UDA görmüş ama şuan PTSD, C-PTSD’si olmayan yetişkin bir otistik bulmanın imkansız bir şey olduğunu da bilirsiniz.

Ne düşündüğünüzü biliyorum. ‘’Artık öyle değil.’’ ‘’Benim ABA/UDA’m farklı’’ ‘’Ali ABA/UDA terapistini çok seviyor’’ Ya da istismar gibi gözükmüyorsa, sigortadan para alabilmek gibi amaçlarla ismine ABA/UDA dendiği fakat bunun uygulanmadığını dile getiriyor olabilirler. (ki bu da sahtekarlık) Öncelikle bence şunu bilmeniz gerekiyor ki, elektrik şok gibi olumsuz pekiştireç kullanan ABA/UDA terapileri HALA MEVCUT. Bu geçmişte yaşanmış ve şuan olmayan bir şey değil. Evet bazı sigorta sahtekarlığı da var işin içinde. Ama ben ‘’iyi ABA/UDA’’ hakkında yazıyorum çünkü istismar gibi görünmeyebilir ama gene de öyle.

Nasıl mı dersiniz? ABA/UDA’nın temel hedefi ile başlayalım:

ABA/UDA’nın temel hedefi çocuğu ‘’yaşıtlarından ayırt edilemeyecek’’ hale getirmektir. Bu başlı başına bir istismar çünkü çocuğa, insanların onu tolere etmeleri için tek yolun diğer herkes gibiymiş gibi davranmak olduğunu öğretir. Oyun oynamak yerine 40 saat feda etmeleri gerekir çünkü onlar ‘’yanlış’’tır ve tüm günlerini, her günlerini bunu düzeltmeye çalışmak için harcamalıdırlar. Bu çocukta sadece içselleştirilmiş sağlamcılığa sebep olmaz, ayrıca onları doğal olmayan, rahatsız edici ve çoğu zaman acı veren şekilde hareket etmeye, iletişim kurmaya, oynamaya ve sosyalleşmeye zorlar. Sırf yaşıtları onlara kötü davranmasın diye. Bu durum çoğunlukla ilerleyen zamanlarda otistik tükenişe sebep olur.

Eğer ki işin sonunda ‘’ayırt edilemeyecek’’ hale geliyorlarsa, bu nasıl gerçekleşiyor?

Itaat. Bu ABA/UDA’nın en istirmarcı tarafı. (tekrar ediyorum, o Ali’nin çok sevdiği, ‘’oyun gibi’’, ‘’eğlenceli’’, ‘’sadece pozitif pekiştireçlerin olduğu’’ ABA/UDA’dan bahsediyorum. Ali gülüyor olabilir. O jelibonları veya tren oyuncağını cidden çok seviyor olabilir. Veya samimi şekilde terapistini seviyor da olabilir. Ve her saat başı edindiği 15dk aralarda oynarken çok eğleniyor olabilir. Ama bu hala istismar.

Ali’ye onun vücudunun kendisine ait olmadığı öğretiliyor. Ali kendi eşyalarına erişimi ‘hak etmesi’ gerektiğini öğreniyor. Ve terapisti gittiğinde, eşyaları diğer seansa kadar kaldırılıyor. Ali’nin şuan eğleniyor olduğundan şüphem yok. Birlikte çalıştığım çocuklar genelde eğleniyor gibi görünüyorlardı. Ama istismarın çoğu bilinçaltında gerçekleşiyor. Çocuk şekerlerle, balonlarla dikkati dağıldığı için istismar edildiğini fark etmiyor olabilirler. Bir güç eşitsizliği var ve küçük Ali’nin beyni bunların hepsini kapıp dosya dosya saklıyor.

Dosyalanan bazı şeyler:

-Benden daha güçlü konumda olan insanlar beni istedikleri şeyi yapmaya zorlayabilirler.

-Hiç kimse, ebeveynlerim bile beni korumaya gelmeyecek

-Diğer insanlar bedenimin kontrolüne sahipler

-Karşı çıkmaya veya hayır demeye hakkım yok

-Onların istediklerini yapmadığım zaman İnsanların beni fiziksel olarak hareket ettirmesi normal

-Eğer sıkıntılı bir durumdaysam yetişkinler bana yardım etmek yerine beni görmezden gelecekler, kimsenin umrunda değilim

-Ebeveynlerim de benden nefret ediyor olmalı çünkü hiç ara vermeme izin vermiyorlar (ABA/UDA endüstrisinde ‘’devamlılık’’ çok önem verilen bir şeydir bu nedenle çocuğun ebeveynlerinin ve çevresindekilerin de terapi dışı saatlerde ABA/UDA kullanması sağlanır.)

-Davranışlarımın bir toplamıyım ve doğuştan gelen bir değerim yok.

Dediğim gibi çocuk bu şeyleri öğrendiği farketmeyebilir ama bu mesajlar hep var ve çocuk tarafından sürekli olarak içselleştiriliyor.

İyi ABA/UDA’nın kötü olduğunu gösterme maceramda, söylediklerime arka çıkması açısından, hala aynı şeyleri yapıyorlar mı bakmak için eski işyerimin websitesini inceledim. Sitede bulduklarım midemi bulandırdı. Ben de sitelerindeki şeyleri ayrıntıyla açıklayan bir seri yapmaya karar verdim. Bu paylaşım tahminimden daha uzun oldu ama bir sonraki bundan da uzun olacak. Çünkü anlıyorum ki ABA/UDA hakkında söyleyecek çok şeyim varmış. Takipte kalın!

Orijinal Yazı : https://vinisstimming.notion.site/I-Abused-Children-For-A-Living-7fd01a4efdce46f89e4cd1852db50f7d

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir