1.
Küçük bir kızken, ağlarken ellerimi yapışkan uhuya bastırdılar.
2.
Şimdi onlardan çok daha büyüğüm. Bir toplantıya katılmak için koridorda yürüyorum. Elim duvarın dokusunu hissetmek için hareketleniyor.
“Sessiz eller” diye fısıldıyorum.
Ellerim yanlarıma düşüyor
3.
Ben altı yaşındayken benden çok daha büyük, gürültülü sesli insanlar ellerimi kırılmış bileğimden bile daha çok acıtan dokulara bastırırdı. Ben de ağlardım, yalvarırdım, bağırırdım.
4.
Konuşma engelli çocukların olduğu bir sınıfta en çok kullanılan laf bir metafordu.
“Sessiz eller”
Bir öğrenci bir parça kağıdı dürter, ellerini sallar, parmaklarını birbirinin üstüne bindirir, bir kalemi dürter, avuçlarını saçlarına sürterdi. Her şey sessiz olurdu, ta ki “sessiz eller!” e kadar.
Şimdiye kadar hiç bu emirle içgüdüsel olarak ellerini çekip kucağına yerleştirmeyen bir öğrenciyle tanışmadım. Uygulamalı davranış analizi sağolsun, her öğrenci bu tabiri en geç anasınıfında öğrenmiş, ellerine şaplak atılmış veya kendisi “sessiz eller” komutuna uymayı öğrenene kadar masaya veya koltuğun yanına üçe sayıncaya kadar bastırmaya zorlanmıştı. İstismara uğruyorsan kelimenin asıl anlamı önemli değildir.
5.
Ben küçük bir kızken, otistiktim. Ve otistik olduğun zaman bu istismar değil, terapidir.
6.
Eller zaten sessiz olur. Konuşamazlar. Aynen bu sınıftaki öğrencilerin yarısının konuşamadığı gibi…
(Davranış iletişimdir.)
(Konuşamamak söyleyecek hiçbir şeyinin olmaması ile aynı şey değildir.)
Hey şey yavaş yavaş yerine oturmaya başlıyor.
7.
Roger’ın oturabilmesi için özel bir koltuğa ihtiyacı var. Koltuk sınıfa geldiğinde, ellerini bağlamak için kol kısmında kemerlerle beraber geldi.
Kemerleri attık. Eski okulunda kullanıyorlarmış.
Roger yedi yaşındaydı.
8.
Terra el sallayışlarımı yüzümden bile daha iyi okuyabiliyor. “Her şey için bir hareketin var” diyor. Keşke herkes ellerime bakıp “yavaşlamana ihtiyacım var” veya “bu harika bir şey” veya “lütfen dokunabilir miyim” veya “o kadar açım ki galiba beynim kendisini yemeye çalışıyor” dediğimi görebilseydi. Ama ellerimi görürlerse güvende değilim demektir.
“Ellerini izliyorlar” diyor kız kardeşim “ve hazır elin değmişken onlara orta parmağını gösterebilirsin. Tek demeye çalıştığın şey bu menünün dokusunun iyi hissettirdiği”
9.
Ben lisedeyken yanlışlıkla yaptığım el sallamam, diğer otistik arkadaşımın panik atak geçirmesine sebep oldu.
10.
Bana ellerime takık olduğum söylendi. Ellerim vücudumdaki nadir benim olduğunu fark ettiğim, hissedebildiğim ve bazen kontrol edebildiğim noktalardan. Aşırı ilgimi çekiyorlar. Saatler boyunca ellerimi izleyebilirim. Güzelliğin ne demek olduğunu anlamama yardımcı olacak kadar güzeller.
Ellerim bedenimin geri kalanının bilmediği şeyleri biliyor. Kelimeler, cümleler, hikayeler, düşündüğümü fark dahi etmediğim dünyalar yazıyorlar. İhtiyacım olacağını dahi hatırlamadığım şifreleri hatırlıyorlar. Bana ne düşündüğümü, ne bildiğimi, ne hatırladığımı söylüyorlar. Bunu yapmak için her zaman bir klavyeye ihtiyaçları bile yok.
Ellerim sürekli dokunan ve hisseden bir geribildirim yumağı gibi. Parmaklarımı birbirine sürttüğümde tüm dünyayı anladığımı düşünüyorum. Yeni bir yere geldiğimde parmaklarım duvarlara ve masalara ve sandalyelere ve tezgahlara tıklamaya başlıyor. Ellerim bir kağıdın üstünden geçerek beni güldürüyor, birbirlerine baskı yaparak bana gerçek olduğumu hatırlatıyor, bana sebep-sonuç ilişkisini hatırlatmak için bir yerlere vurarak sesler çıkarıyor.
Parmaklarım haritalar üstünde geziyor ve o dünyayı gerçek yapıyor.
Ellerim benden daha çok ben.
11.
Ama sessiz ellerim olmak zorunda.
12.
Biliyorum, biliyorum.
Konuşmayan birisinin dinlenilmeye ihtiyacı olmaz.
Biliyorum.
Davranış iletişim değildir. Kontrol edilmesi gereken bir şeydir.
Biliyorum.
Ellerimi sallamam senin hiçbir işine yaramıyor, o yüzden benim de işime yaramıyor.
Biliyorum.
Kontrol edebilirim.
Biliyorum.
Eğer bastırmayı başarırsam bana böyle davranmak zorunda kalmazsın.
Biliyorum.
Uygulamalı davranış analizinde, özel eğitim öğretmenliği eğitiminde en önemli, en temel şeyin davranış kontrolü olduğu öğretiliyor.
Bir çocuğun eğitimi “masada oturmaya hazır” oluncaya kadar başlayamaz.
Biliyorum.
En güvenilir bilgi alma ve kendimi ifade etme yolumu bastırmam gerekiyor. Kendimi küçültmek ve kontrol etmek için her saniye tahmin edemeyeceğin kadar fazla efor harcamam gerekiyor. Sessiz ellerim olmak zorunda, çünkü ben %97 sana doğru hareket etmediğim sürece, sen bana %3 gelmen gerektiğini dahi göremezsin.
Biliyorum.
Sessiz ellerim olmak zorunda.
Biliyorum, biliyorum.
13.
Alışveriş merkezinde ayakları üstünde ileri geri sallanan ve heyecanla ellerini sallayan bir oğlan çocuğu var. Annesi ona “sessiz eller” diye tıslıyor ve etrafına utanarak bakıyor.
Gözlerini yakalıyorum, kendim için bunu yapamam ama çocuğun bana baktığını gördüğüm an ellerimi sallamaya başlıyorum.
(El sallama yeni terörist el işareti.)
14.
Olabildiğimce açık olmaya çalışayım: Eğer ellerimi tutarsan, eğer gelişimsel engelli bir insanın ellerini tutarsan, eğer sessiz elleri öğretirsen, eğer “otistik semptomları” ve stimleri yok etme üstüne çalışırsan…
Eğer yaparsan…
Yaparsan…
15.
O zaman ben de…
Ben de…
Orijinal metin: https://juststimming.wordpress.com/2011/10/05/quiet-hands/