Otizmi Patolojikleştirmek // Çeviri

Çocuğunuz otizm tanısı alır almaz, profesyoneller yaptıkları her şeye tıbbi bir mercekten bakmanızı ve her yerde hayali sorunlar görmenizi sağlayacaktır. Duruma rasyonel bir şekilde yaklaşır ve çocuğunuzun bireysel doğasını kabul ederseniz, genellikle hiçbir sorun olmadığını göreceksiniz.

Örneğin, çocuğunuzun gelişmiş kelime dağarcığı aniden ‘bilgiççe konuşma’ haline gelebilir, daha önce takdir edilen organizasyon becerileri bundan böyle ‘esnek olmayan bir rutin ihtiyacı’ haline gelebilir ve belirli görevlere veya faaliyetlere konsantre olma konusundaki değerli yetenekleri artık ‘aşırı odaklanma’ olarak adlandırılabilir.

Bu makalede, otizme karşı önyargı düzeyini açıkça gösteren altı alanı vurguluyorum.

Uzmanlık Alanları

Kimse Einstein’ın fiziğe takıntılı olduğunu ya da Beethoven’ın özel ilgi alanının müzik olduğunu söylemez. Ancak bu kişiler günümüz dünyasında çocuk olsalardı, tam da böyle olurdu.

Çocuklar erken yaşlardan itibaren bir uzmanlık alanı veya belirli bir yetenek geliştirebilirler. Bu çocuklar otistik olmadıklarında üstün yetenekli olarak kabul edilirler; otistik olduklarında ise uzmanlıkları ‘özel ilgi’ ya da ‘takıntı’ olarak patolojikleştirilir.

Erken Okuma Becerileri

Okumayı diğerlerinden daha erken yaşta öğrenen çocuklar her zaman olmuştur ve bunlardan bazıları şaşırtıcı derecede küçüktür. Yakın zamana kadar ebeveynleri onlarla gurur duyma ve zeki yavrularıyla hava atma eğilimindeydi.

Ancak daha sonra bu çocukların büyük çoğunluğunun otistik olduğu keşfedildi ve bu da histeriye neden oldu. Bilim insanları, görünüşte avantajlı olan bu yetenek otizmle bağlantılıysa, bir sorun olmalı sonucuna vardılar ve böylece ‘hiperleksi’ adı verilen bir sendrom haline geldi.

Benzer şekilde, erken matematik becerileri de ‘hipernümerasi’ olarak adlandırılmaktadır.

Stim Yapma (Stimming)

Karen heyecanlandığında ellerini havaya kaldırır. Gergin olduğunda kalemini çiğner. Konsantre olduğunda parmaklarına tık tık vurur. Tüm bunlar tamamen normaldir çünkü Karen otistik değildir.

Jimmy heyecanlandığında ellerini çırpar. Gergin olduğunda ileri geri sallanır. Konsantre olduğunda başını tutar ve mırıldanma sesi çıkarır. Jimmy otistik olduğu için bunların hiçbiri sosyal olarak kabul edilemez.

Stim yapmak (kendini uyarma) otistik insanlarla ilişkilendirilse de, bunu herkes yapar; sadece genellikle kıpırdanma olarak adlandırılır. Bununla birlikte, otistik olmayan insanların çoğu stim yapması  o kadar yaygındır ki, neredeyse hiç kimse dikkat etmezken, otistik insanlarınki daha belirgin olma eğilimindedir. Yine de aynı amaca hizmet ederler ve kimse incinmediği ve hiçbir şey kırılmadığı sürece hoş görülmelidirler.

Grup Dinamiklerine Bağışıklık

Pek çok insan hakları aktivisti, grup dinamiklerine ve akran baskısına karşı koyma ve adaletsiz olduğunu düşündükleri yasalara ve emirlere karşı gelme, sessiz kalıp kalabalığa uymak veya emirleri yerine getirmek yerine inançlarını savunma yetenekleri nedeniyle saygı görmektedir. Bunlar, sosyal eksiklikler olarak kabul edilen, otistik insanların ayırt edici özellikleridir.

Bozulmazlık

2020 yılında yapılan bir araştırma, otistik çocukların yolsuzluk yapmama eğiliminde olduklarını göstermiş ve otistik çocukların ‘kötü bir amacı destekleyerek haksız kazanç elde etme fırsatını reddetme olasılıklarının diğerlerine göre çok daha yüksek olduğu’ sonucuna varmıştır ki araştırmacılar bunu ‘ahlaki ihlalden kaçınma’ adı verilen bir eksiklik olarak değerlendirmektedir.

Oyun

Collins sözlüğüne göre oyun, ‘zevk, oyalanma vb. için yapılan oyun, egzersiz veya diğer faaliyetlerden’ oluşur ve Vikipedi (alıntılarına göre tanımı Catherine Garvey’in Play adlı kitabından almıştır) ‘oyun, eğlence amaçlı zevk ve keyif için yapılan, içsel olarak motive edilmiş bir dizi faaliyettir’ der.

Yani oyun oynamanın yanlış bir yolu olamaz, değil mi?

Bazı insanlara göre, en azından çocuk otistik olduğunda bu böyledir. Onların oyunları diğerlerininki kadar sosyal yönlere odaklanmayabilir, ancak onların oyun türü de içsel olarak motive edicidir ve onlara zevk ve eğlence getirir. Bazı eğitimciler oyunun becerilerin gelişimini desteklemesi gerektiği görüşünde olsa da, otistik oyun bunu da yapar. Oyuncaklarını sıraya dizen otistik bir çocuk sayma becerilerini geliştirebilir, başkaları tarafından fark edilmeyen desenler oluşturabilir veya oyuncaklarını belirli bir kritere göre sıralayabilir. Otistik bir çocuk saatlerce bir örümceği ağında gözlemleyerek (benim çocukken yaptığım gibi) doğayı anlama ve takdir etme becerisini artırabilir. Ve otistik bir çocuk sürekli olarak oyuncak arabalarının tekerleklerini döndürerek mekaniği çözüyor olabilir. Bizler amaçsızca oynamayız.

Bizi başkalarının yaptığı gibi oynamaya zorlamak, oyunun getirmesi gereken haz ve oyalanmanın yerine kaygı ve yetersizlik duygularını koyarak oyunun tanımıyla çelişmektedir.

Otistik oyunun nasıl patolojikleştirildiğinin mükemmel bir örneği, otistik bir kız olan Cadence’in annesi tarafından yapılan bu deneydir. Anne, kızının eserlerinden birinin fotoğrafını çekmiş ve dört grupta paylaşmış, sadece 10 yaşındaki bir kızın eseri olduğunu belirtmiş, otistik olduğundan bahsetmemiştir.

Tepkiler aşağıdaki gibi olmuştur :

Sıradan Ebeveynlik Grubu

‘Güzel’

‘Muhteşem renkler’

‘Bir sanat eseri’

‘Bayıldım, bana 3 boyutlu bir zen arapsaçını hatırlatıyor’

‘Ne büyük bir sabır gösterisi’

‘Ne kadar yaratıcı bir oyun’

Otizm Destek Grubu (Otistik yetişkinler tarafından yönetilen)

‘Vay canına, işte azimli bir çocuk’

‘Destansı’

‘Onun yaratıcılığına bayılıyorum’

‘Çok yaratıcı’

Otizm ‘Eğitim’ Grubu (Otistik olmayan uzamnlar tarafından yönetilen)

‘Eşyaları sıraya dizme sevgisini sosyal becerilerini geliştirmek için bir araç olarak kullanmaya bakardım’

‘ABA, Floortime ve RDI daha uygun oyun becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir’

‘Eşyaları sıraya dizmek sembolik ve sezgiye dayalı oyun becerilerinin eksikliğidir’

Otistik Çocukların Ebeveynleri için Destek Grubu (Otistik olmayan ebeveynler tarafından yönetilir)

‘Nasıl oynayacaklarını bilmemeleri üzücü’

‘Benim çocuğum da bunu yapıyor – çok sinir bozucu’

‘Normal şekilde oynayamamaları ne kadar yazık’

‘Kendilerini çok yalnız hissediyor olmalılar’

‘Evet, benim çocuğum da sürekli ortalığı dağıtıyor’

ORİJİNAL YAZI // http://franklludwig.com/pathologisingautism.html

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir