Bakımevinde yaşayan bir otistiğin maruz kaldığı şiddet hakkında son günlerde yapılan tartışmaları takip ediyoruz. Pek çok otistik için tetikleyici olan bu gündeme dair bizler için zor da olsa bir şeyler söylemek istedik.
Hatırlatmak isteriz ki:
Otistiklere uygulanan şiddet, küçüklüklerinden başlayarak bedenlerine yönelik yapılan her müdahale ile normalleştiriliyor. Ancak çok ağır bir fiziksel şiddet vakası gündeme geldiğinde bize yönelik şiddet konuşulur hale geliyor.
Oysa sorun çok daha basit formlarda başlıyor. ABA/UDA’nın zararlarından bu yüzden sıklıkla bahsediyoruz. Otistiklerin hayatlarındaki sorunlu durumlar ortadan kalkmadan uygulanabilecek mucize bir eğitim, kendi ailesinden göremediği ilgi ve sabrı ona sağlayabilecek bir kurum yok.
2020 yılında, beş yıl içinde 16.000 kişi için 1.5 milyar dolarlık UDA yatırımı yapan Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından bugüne kadar ABA hakkında yapılan en kapsamlı çalışma yapıldı. 31 sayfalık bu raporla UDA’nın işe yaramadığı kanıtlandı:
Bu durumda UDA’ya maruz bırakılan, erken yaşta tanı alıp UDA’ya erişimi olmadığı için yeterince iyi olamayacağı varsayılan, gerekli destekler yerine ısrarla “erken yaşlarda yoğun eğitim”e yollanıp ruhsal ve bedensel olarak zarar gören tüm çocuklara boşu boşuna neler yaşatıldığını fark etmelisiniz.
UDA, pek çok otistiği istismara açık hale getiriyor. Gerekli desteklerin sağlanması yerine otistiklerin mucizevi bir biçimde başkasına dönüşmesi beklentisi otistikleri istismara açık hale getiriyor. Desteklenmeyip dönüşmeleri talebi otistikleri istismara açık hale getiriyor.
Otistik bir çocuk annesinin, fiziksel kısıtlamanın çocuğu ve genel olarak otistikler için ne anlama geldiği hakkında İngilizce bir yazı:
https://www.baltimoresun.com/opinion/op-ed/bs-ed-op-0423-disabilities-restraints-20190417-story.html
Fiziksel kısıtlamaya maruz kalmış, sözel iletişim kurmayan ve ADİS ile bu deneyimin nasıl bir şey olduğunu anlatan otistik deneyimine türkçe altyazıyla ulaşabilirsiniz:
Otistikler için şiddet okullarda, eğitim kurumlarında değil, anlaşılmadıkları, desteklenmedikleri, fiziksel olarak kısıtlandıkları aile ortamında başlıyor. Kimi kurumlar da otistiklere zaten iyi gözle bakılmayan, destek sağlanmayan bu genel anlayıştan destek alıyor.
Bakımevlerinde yaşanan şiddet ve ihmaller gündeme geldiğinde, tartışma yine başka bakımevleri ve kurumların açılması ve ailelerin çaresizliği hususunda oluyor. Oysa bu tür hikayelerin her birinde herkes otistiklerin kendi evlerinde de iyi muameleler görmediğini biliyor.
Birleşmiş Milletler Engelliler Sözleşmesine göre, destek ihtiyacı yüksek engellilerin evde bakım imkanlarının sağlanması gerek. Bu talep tanıdık ve güvenli bir alana alistiklerden çok daha fazla ihtiyaç duyan otistikler için çok daha öncelikli.
Zeka geriliği, DEHB, OKB veya kronik hastalıklar gibi pek çok eşlik eden durumun bir otistikte aynı anda görülmesi, güvenli alan isteğini yok etmez. Hiçbir çocuk veya engelli demir parmaklıkların ardında yaşatılarak veya kurumlara kapatılarak sorunsuz bir ruh halinde yaşayamaz.
Eşlik eden durumlar veya çocuklukta verilen tanı, bir otistiğin neden eşyalara, kendisine veya çevresindekilere zarar verdiğini açıklamaz. Bu iddiayı sürekli tekrarlamak otistikleri istismara mahkum ediyor. Otistikler durup dururken kendilerine ve başkalarına zarar vermezler.
Kendine zarar verme davranışlarının neden ve nasıl gerçekleştiğine dair pek çok bilgi ve referansı aşağıdaki akışta ingilizce olarak bulabilirsiniz:
Pek çok otistik kendine zarar veren davranışlarda bulunabilir, pek çok otistik dışarıdan onlara atanan etiketlerden bağımsız olarak bu deneyimi yaşıyor. Bunun için tetikleyicileri tespit edebilmek ve onlardan kaçınmak çok önemli ve bu her zaman mümkün olmuyor:
http://www.thinkingautismguide.com/2012/10/autism-and-self-injurious-behaviors.html?m=1
Bir başka yetişkin otistiğin de belirttiği gibi: “Kendine zarar verme davranışı bir problemin kendisi değildir, kendine zarar verme davranışları bir problemin neticesinde ortaya çıkar”:
Kendine zarar verme davranışının en temel dayanağı uygun olmayan koşullarda yaşatılmakken, bu koşullardan başka türlüsüne hiç denk gelmeyen otistiklerin olması bakımevlerinden önce tüm tanı ve bilgilendirme süreçleriyle alakalı bir sorundur.
Her otistik ona bir şans verildiğinde kendi potansiyelinin en üstüne ulaşır ki bu her halükarda kendisini konuşarak olmasa da farklı yollarla ifade edebileceği bir noktadır. Buna alan tanımayan, müsaade etmeyen, karşı çıkan herkes sorunun parçası.
Otistikleri istismardan uzak tutabilmek, otistiklerin birer birey olarak diğer herkesle eşit haklara sahip olduğu ve bu uğurda desteklenmesi gerektiğinin koşulsuz kabulünden geçiyor.
Sizlerin bize bakışı değişmezse, hiçbir eylem planı, hiçbir kanun, hiçbir dilekçe, hiçbir kurum bizi koruyor olmayacak. İstismar içimizden birinin kaburgalarının kırılmasıyla başlamadı ve bununla bitmeyecek.
Hakkında yorum “Otistiklere Yönelik Şiddet ve İstismar Hakkındaki Yorumumuz/Düşüncelerimiz”