Tetikleyici uyarısı : UDA, sessiz eller, tüm vücut dinleme zorunluluğu vs.
Bir dakikalığına sizden bir şey yapmanızı isteyeceğim. Hareket etmeyi bırakın. Sol kulağınızdaki o kaşıntıyı kaşımayın. Vücudunuzu hareket ettirmeyin. Odaklanmak için kaşlarınızı çatmayın. Çok fazla göz kırpmayın. Esnemeyin. Vücudunuzu esnetmeyin. Stim yapmayın.
Vücudunuz sesli olmasın.
Saate bakın. Bir dakika geçmiş mi?
Geçmiş. Tamam. Al sana bir çıkartma. Çok zor değildi değil mi? Hadi tekrar. Bu sefer 2 dakika boyunca bunu yapacağız. Her şeyden önce masaya oturmaya hazır halde olman gerekiyor.
Aa, hareket ettin. Vücudunu sessiz tut. Sabitçe otur, hiçbir şey yapma. 2 dakika.
Normalde ne kadar çok hareket etmek istediğini fark et. Hareket etmene izin verilmediği için ne kadar sinirinin bozulduğunu hisset.
Yüzünü buruşturma. Mutlu yüzler mutlu günler anlamına gelir. Vücudunu sessiz/sabit tut. Hareket etme. 2 dakika.
Nasıl da başarısızlığa itildiğini fark et. Hangi insan hiç ama hiç hareket etmez ki?
Sessiz.
Sabit.
2 dakika.
Bunu yapabilmek için ne kadar odaklandığını bir düşün.
Sessiz. Sabit.
Tamam, al sana çıkartma. Aferin!
Şimdi, bu yazının kalanını sessiz/sabit bir yüz ve vücutla okumanı istiyorum. Ne de olsa vücudunu hareket ettirirken bir şey öğrenemezsin. Hayır, bana bak, kelimelere bak. Yüzünü sabit tut, tüm vücudunla beni dinlediğini belli etmen gerekiyor unuttun mu?
Gözlerini kaçırma. Garip bir ses duyduysan bile gözlerini kaçırma. Sessiz yüz, sessiz eller, sessiz vücut. Tüm vücudunla dinle. Bana bak! Al çıkartma, aferin.
Hayır, bana bak. Ben konuşurken bana bak. Konuşmamı bitirmedim. Bana bak. Çıkartma.
Zormuş, değil mi? Tüm vücudunuz nasıl da isyan etmek istiyor hissediyor musunuz?
Bir şeyi en iyi şekilde nasıl dinleyeceğinizi siz bilirsiniz. Ama ben sizi dinlemeyeceğim. Çünkü ben gerçekten dinlenilmek istediğimden çok, sessiz eller, sessiz yüz ve tüm vücutla dinleme istiyorum.
Odaklan. Eğer ilk seferde doğru yaparsan tüm süreci uzatıp seni rahatsız etmeye devam etmem. Aynı anda hem beni dinleyip hem de vücudunu sabit tutarak beni dinlediğini gösteremeyeceğini biliyorum.
Umrumda değil.
Şimdi, senden birkaç şey yapmanı isteyeceğim. İstediklerim sana saçma gelecek. Saçma değiller ama sana öğrettikleri şey, öğrendiğini sandığın şeyle aynı olmayacak. Burnuna dokun. Hayır, sessiz eller. Burnuna dokun. Sessiz yüz. Burnuna dokun. Çıkartma!
Beş çıkartma olmuş, bir molayı hak ettin. Al sana bir kurabiyenin çeyreği. Hayır, tüm kurabiyeyi alamazsın, alabilmek için hak etmen gerekiyor. Sevdiğin herhangi bir şeyi almak için önce hak etmek zorundasın.
En sevdiğin oyunu iki dakikalık sürelerle, geri kalan zamanda benim istediğim şeyleri yaparak oynadığını hayal et. Kısacık süre içinde oyunda hiçbir yapma şansın bile olmuyor. İşte bu hak etmektir!
Sessiz yüz, tüm vücudunla dinle. Bana bak. Çıkartma.
Hiçbir şeyi bitirmene izin vermediğim için sinirin mi bozuldu? Sinirli misin? Yüzünü sessiz tut. Öyle misin?
Hiçbir şeyi bir türlü bitirememenin öfkesini hisset. Hiçbir zaman yalnızca eğlenmek için bir şey yapamamanın öfkesini. Sevdiğin her şeyin arkasından gelecek zorunluluklar var. Her şey şartlı. Vücudun bile senin değil. Eğer istediğim bir şeyi yapmayı kabul etmez ve protesto edersen sana zorla yaptırırım.
Eğer tek başıma sana istediğimi yaptıracak kadar güçlü değilsem, birkaç arkadaşımı getiririm ve hep beraber seni pes ettirinceye kadar yere sabitleriz. Bu sayede sana istediğimiz her şeyi yaptırabileceğimizi anlarsın.
Eve gittiğini ve evde de her şeyin aynı olduğunu hayal et. Sessiz eller, sessiz yüz, her zaman bir sınava tabi tutulmak, her zaman izlenmek. Aşağılayıcı değil mi?
Kardeşlerinin sessiz eller, sessiz yüz ve tüm vücut dinleme yapmak zorunda olmadığını hayal et. Onlar vücutlarını hareket ettirebilir, tavır takınabilir, tartışabilir ve hatta kimi zaman çevrelerindeki insanları görmezden gelebilirler. Yalnızca senin onca (sessiz eller, sessiz vücut) şeye zorunlu tutulduğunu hayal et. Sürekli olarak göz önünde tutulması ve bir şeylere zorlanması gereken kişi yalnızca sensin. Bu adaletsizlik değil mi?
Başkaları sana bunun adaletsizlik olmadığını söylediğinde, sanki yaptığın her şey, olduğun her şey kocaman bir hataymış gibi hissettirmiyor mu?
Önemsediğin, bağlı olduğun insanların, hakkında küçümseyici yorumlar yaptığını hayal et. Şimdiye kadar benim yaptığıma benzer sahte üstten bakıcı-çocuklaştırıcı yorumlar bile değil, direkt olarak aşağılayıcı yorumlar. Söylenen aşağılayıcı yorumları anlayabiliyorsun ama nedenini değil.
Sinirin bozuluyor ve öfkeleniyorsun. Ebeveynin cıkcıklayıp iç çekiyor ve gözlerini deviriyor.
Sinirleniyorsun. Ama bunu gösterme hakkın yok. Sessiz yüz, unuttun mu? Gülümse! Gülümse dedim! Aferin, çok iyi gülümsedin. Al sana çıkartma.
Herkesin stim yapma ve hareket etme hakkı var. Senin yok.
Sessiz eller.
Herkesin içinde tutamayacağı kadar mutlu olmaya hakkı vardır. Senin yok
Sessiz vücut.
Herkesin rahatlama hakkı vardır. Senin yok.
Bana bak!
Herkesin kendi istediği şekilde eğlenmeye hakkı vardır. Senin yok. Senin eğlencen, asıl büyük eğlencenin küçük parçalara parçalara bölünmüş, sürekli olarak kontrol edilen ve ulaşmak için hak etmen/çalışman gereken hali. Senin eğlencen eğlenceli bile değil.
Al sana çıkartma.
Herkesin sıkılmaya hakkı vardır. Senin yok.
Tüm vücudunla dinlemen lazım, unuttun mu?
Herkesin üzülmeye hakkı vardır. Senin yok.
Sessiz yüz!
Herkesin sinirlenmeye hakkı vardır. Senin yok.
Sessiz eller!
Herkesin sinirlenmeye hakkı vardır. Senin yok. Sebebi ne olursa olsun senin öfken her zaman hatalı ve kötü. Sen otistik olduğun için sinirlisin ve eğitimle bundan kurtulman gerekiyor. Otistik olduğundan ötürü sinirlisin, aklı başında her 15 yaşındaki insanın küçümsenmeye, hayatındaki her şeyin, ne kadar süre oyun oynayabileceğine kadar her şeyin kontrol edilmesine sinirleneceğinden ötürü değil.
Duygularını içine at. Baskıla. Hissetme.
Eğer mutlu olmak zıplamama ve hareket etmene sebep oluyorsa mutlu olma. Sessiz vücut.
Eğer mutsuz olmak yüzünü buruşturmana sebep oluyorsa mutsuz olma. Sessiz yüz.
Sıkılmak gözlerini kaçırmana sebep oluyorsa sıkılma. Bana bak!
Eğer gerilmek ellerini sıkmana sebep oluyorsa gerilme. Sessiz eller.
Hiçbir şeyi sevme, yoksa sana karşı kullanırlar. Hak etmek zorundasın.
Durum ne kadar adaletsiz olursa olsun, hiçbir şeye karşı çıkma. Karşı çıkarsan bunu seni cezalandırmak için kullanırlar. Kazandıklarını da kaybediyorsun.
Hissetme. Düşünme. Hareket etme.
Var olma.
Kendin olma.
Patlamadan ne kadar uzun süre böyle yaşayabilirdin?
Walk in Issy’s shoes
Orijinal İçerik : https://ischemgeek.wordpress.com/2014/10/13/walkinissysshoes/