Kelimelerini Kullan Yoksa Yaşıtlarından Farksız Olduğun Düşünülmez // Çeviri

Projeksiyondan yansıyan "Fuck It" yazısının önünde bir kişi oturarak poz veriyor
Projeksiyondan yansıyan “Fuck It” yazısının önünde bir kişi oturarak poz veriyor
KoolShooters adlı kişinin Pexels‘daki fotoğrafı

“Kelimelerini kullan demenin nesi yanlış? Oğlumun UDA terapisti bana bunu söylememi tavsiye etti!”

Evet, ve oğlunun UDA terapistinin işi otistik çocukları yaşıtlarından farksız yapma sözüne bağlı. Tüm kariyerleri bir tipik olma performansı yaratma üstüne dönüyor, otistik insanların yetişkin otistikler olarak gerçekten sağlıklı ve mutlu hayatlar sürmesine yardımcı olma üstüne değil. Yaşıtlarından farksız olmaya dair yazı serisi1 de tamamiyle bununla alakalı. Hadi bugün “kelimelerini kullan” tabiri hakkında konuşalım. Bu yazı, bu tabirin pek de iyi olmamasının farklı boyutları hakkında bir iç dökme yazısı olacak.

Peki, “kelimelerini kullan” demenin nesi yanlış? Bir saniyeliğine bunu düşünelim. Ne zaman bunu söylüyorsunuz? Bunu dediğim şeyin ne olduğu hakkında hiçbir fikrin yokken mi söylüyorsun? Genelde hayır. Beni azıcık kafaya takanlarınız ilk önce söylemeye çalıştığım şeyin acil bir durum, hayati bir tehdit veya ona benzer bir şey olup olmadığını kavramaya çalışıyor. Peki ya ölmüyorsam? Ne demeye çalıştığım hakkında bir fikriniz varsa? O zaman hemen “kelimelerini kullan.” deniyor.

Bu benim isteklerimi ve ihtiyaçlarımı sizler gibi iletişim kuruncaya kadar rehin almaktır. Bir ayı tarafından yenilmek üzere olmadığımdan emin misiniz? O zaman söylediğim şeyin, sizin istediğiniz şekilde söylemediğim sürece o kadar da önemli olmadığına karar veriyorsunuz. 

Bu çok geri kafalı ve çok tehlikeli bir karar. Eğer acil bir durum varsa kelimeleri kullanmak çok zor. Sizin beyinleriniz hemen kelimelere yönelebilir. Benim beynim öyle yapmıyor. Azıcık bile yapmıyor. “Ellerini ve sesleri kullan” demek benimle acil bir durumda iletişim kurabilmek açısından çok daha iyi bir yöntem. Çünkü vücudumun yaptıkları ağzımın söylediklerinden çok daha güvenilir.

Konuşmamın etkisi ve önemi ne kadar azsa konuşmama o kadar güvenebilirsiniz. Özellikle anında konuşmam gereken durumlarda. Söylediğim bir şeyin ciddi bir sonucu olacaksa beynimin konuşma ile alakalı kısmı kendisini kapatıyor. 

“Kelimelerini kullan” tabiri bunun tam tersini varsayıyor. Kelimelerimin stresli bir anda daha önemli ve güvenilir olacağını var sayıyor. Bu doğru değil. Böyle anlarda ağzımdan sırası dahi mantıklı olmayan bir sürü kelime çıkabiliyor veya kendimi söylemeye çalıştığım şeyle hiç alakası olmayan bir şey söylerken bulabiliyorum. Söylemeye çalıştığım şeyin tam tersini söylemem dahi mümkün. 

Bu varsayım tehlikeli bir düşünceden geliyor. Bana “kelimelerini kullan” talebinin altında yatan yaklaşım, benim istesem bunu yapabileceğim ama tercih etmediğimi ima ediyor. Bu varsayım, bile isteye hayatımı zorlaştırdığım düşüncesinden geliyor. Benim “kelimelerimi kullan”mamı talep ettiğinizde verdiğiniz mesaj, benim istesem bunu yapabileceğim ama tercih etmediğim. Hayır, lanet olsun ki ellerimi sallayarak, yarı işaret dili ile, yarı ağlayarak, bir kelimeyi başlatıp sonunu söyleyemeyerek çırpınmamın nedeni sizleri sinir etmek değil. Alistikler sanki sırf hayatlarını zorlaştırmaya veya günlerini mahvetmeye çalışıyormuşuz gibi davranıyorlar. Bu yüzden bize “kelimelerini kullan” diyorlar, sanki o kadar kolaymış gibi. 

Şunu bilin ki eğer yapabiliyor olsaydık, yapardık. Hadi biraz otistiklerle empati kuralım. Ellerini sallarken sesler çıkarmak etkili bir iletişim yönetemi mi? Hayır. Hayır değil. Benim için, sizlere yaratabileceği problemlerden bin kat daha fazla probleme sebep oluyor. “Kelimeleri kullan” tabiri bana o anda konuşamamanın nahoş sonuçlarını bilerek seçtiğimi söylüyor. Bu şekilde düşünmek aslında önyargılarla dolu ve dünya alistiklerin etrafında dönüyormuş gibi davranıyorsunuz.

“Kelimelerini kullan” demek benim tüm ihtiyaçlarımı tipik davranıp davranamamama bağlı olarak rehin alıyor ve bana eğer bu tipik performansını sergileyemezsem ihtiyaçlarımın karşılanmasını hak etmediğimi söylüyor. Bana kelimelerimi kullanmamı söylediğinizde bunu söylemiş oluyorsunuz.

Ki gerçekten benim kelimelerimi de istemiyorsunuz. Benim kelimelerim atipik bir dizilim ile geliyor (ki söylenene göre insanların istemediği bir şeyi söylemeye çalışmadığım sürece çok sempatik bir şeymiş) ve evet, sık sık küfrediyorum2. Özellikle stres altındayken. Bana üstenci bir tonda kelimelerimi kullanmamı söylerken duymak istediğiniz kelimeler bunlar değil. Siz kendi cümle yapınızı benden duymak istiyorsunuz. “Kibar”, “saygılı” ve kelimeler istiyorsunuz ve stresliyken ikisine de erişimim yok.

Tüm bunların ve çocukluk boyunca “kelimelerini kullan” lafına maruz kalmanın sonucu daha az küfretmek veya daha standart bir kelime dizilimi kullanmak değil. Sonuç bir kütüphane dolusu senaryolama. Manavda kullandığım kısa gündelik konuşmaların sağlık hizmetlerinden faydalanırken işe yaraması neredeyse olanaksız ve geçmişte konuştuğum bir hemşirenin yanlşışlıkla “ben-iyiyim-siz-nasılsınız” butonuna basarak düzgün sağlık hizmeti almamı engellediği de oldu. Kendi mesajımı kullanmaktansa senaryolamak iletişim kabiliyetimi ciddi anlamda kısıtlıyor. Asıl mesajım her neyse, stres altındayken söyleyebildiğim toplumca uygun görülen sözlerin yankısı altında eziliyor. 

Senaryolamak her zaman anlamsız bir yankı gibi duyulmayabilir. Eğer bir repliğin replik olduğu ortaya çıkarsa hemen “anlamsız ekolali” olarak görülüyor. Tabii eğer bu senaryo alistiklerin sinirini daha az bozan türdeyse durum farklı (mesela: benim “iyiyim siz nasılsınız” repliğimi tetikledikten sonra hemşire iyi olduğuma karar verdi. Bu yaşanırken yumurtalıklarımdaki kistler patlıyordu. Hayati riski olan bir durum değil ama yaralanmaya ve korkunç seviyede ağrıya sebep oluyor.)

“Kelimelerini kullan” susturucu bir laf. “Kelimelerini kullan” her zaman sizin istediğiniz şekilde konuşmayan ve konuşamayanları susturmak için var olan bir araç. “Kelimelerini kullan” lafı bizim gerçek istek ve ihtiyaçlarımızın normallik pahasına görmezden gelinmesini savunuyor. Sadece tipik gözüken insanların ihtiyaç ve isteklerine ulaşmaya hakları olduğunu savunuyor. “Çocuğun tuhaf davranmaya hakkı yok” diyen, yüzeysel davranışlarımızdan öte değilmişiz gibi davranan Lovaas’ı aratmayan bir taktikten ibaret bir laf bu. Ve yeterince güçlü bir pekistireç olduğu zaman değişmeyi seçebileceğimizi iddia eden bir düşünce. 

“Kelimelerini kullan” baskıcı, sağlamcı bir saçmalık. Bunlar benim kelimelerim: Burnuna dokun derken kullandığın parmağını al da münasip bir yerine sok. 

Orijinal yazı: http://timetolisten.blogspot.com/2013/10/if-you-dont-use-your-words-you-wont-be.html?m=1

[1]Radical Neurodivergence Speaking websitesinde 2013 itibariyle yayınlanan bir yazı dizisi. İlk yazı için: http://timetolisten.blogspot.com/2013/09/indistinguishable-from-peers.html?m=0

[2]Yazının orjinali ingilizce “fuck” kelimesinin farklı şekillerde kullanımını içeriyor. Çeviri sırasında bunların çoğunu ana fikri koruyarak değiştirdik.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir